Kayahan'la Bir Gün

"Bu Şarkılardan Bir Şey Olmaz Dediler Ama Oldu İşte"


(Milliyet Sanat dergisi Ekim 2014 sayısında yayımlanmıştır.)

Kimileri şanslı doğar, kimileri şansı ararmış. Kayahan şansı arayanlardan olmuş hep. Daha doğrusu kendi şansını yaratanlardan. Öyle ya, şimdi olduğu gibi ‘70’lerde de kimseye öyle kolay kolay “Sen çok yeteneklisin, gel hemen işe başla,” denmiyordu. Hele ki maksadınız bir müzisyen olarak adınızı duyurmaksa. Hele ki içinde debelendiğiniz yer pop arenası ise ve siz genç ve güzel bir kadın ya da sektörde eli kuvvetli bir erkek değilseniz. Bir de Kayahan gibi Ankara’dan yola düşüp gelmiş, İstanbul piyasasının çemberinden geçmemişseniz.




“Babam bile ‘senden adam olmaz’ derdi bana,” diyor Kayahan. Evinin bahçesinde oturuyoruz. Hastaneden çıkalı birkaç gün olmuş. Biraz yorgun ama gayet sağlıklı görünüyor. Hiçbir detayı atlamıyor. Sohbetin ilk yirmi dakikasını benim merak ettiklerimi cevaplamaya ayırmış. Sonrasında içeri geçip, en iyi Kayahan şarkılarından oluşan saygı albümü için yapılan kayıtları dinleyeceğiz birlikte. Anlatıyor, anlattıkça “Şimdi beş dakika daha geçmiş olmalı,” diyor. Sahiden de öyle oluyor. O derece dakik, disiplinli ve detaycı. Her zaman olduğu gibi. Bunu, biraz sonra birlikte şarkıları dinlerken yaptığı yorumlarla da gösterecek zaten.


“Çok mücadele ettim. İstanbul’a geldiğimde beş param yoktu. Çalıştığım mekandan eve yürüyerek dönerdim. Küçücük bir evde hayatta kalmaya çalışıyorduk. Ben o evde yazdım şarkıların çoğunu. İsmi bende saklı birisi, “Esmer Günler” şarkısının melodisini duyduğunda “Buna söz yazılamaz; yazabilen olursa bileklerimi keserim,” dedi. Yazdım. O kişi söylediğinden utandı mı bilmiyorum. Kabul etmek istemediler beni. ‘Bu şarkılardan bir şey olmaz,’ diyorlardı ama oldu işte.”


İnsan bunca çabadan, bunca hayal kırıklığından sonra küsüp vazgeçmez mi acaba? Bir yerden sonra “Olmaz olsun!” demez mi? Dememiş hiç. “Mücadele etmek benim ruhumda var,” diyor Kayahan. “Benim hiçbir şarkım bir diğerine benzemez. Hiçbirinin akışı, yapısı basit pop şarkılarının formunda değildir. Çünkü ben bir şarkı için günlerce, aylarca, bazen yıllarca uğraşırım. Oya gibi işlerim şarkılarımı. Söz ve müzik bir bütün olur. Biri diğerinden ayrılmaz. O kadar sağlam örerim. O yüzden de şarkılarımın bedeli bellidir.”


Asıl merak ettiğim mesele Kayahan gibi kariyeri boyunca kimselere kolay şarkı vermemiş, hep ince eleyip sık dokumuş bir bestecinin, kendi şarkılarından oluşan saygı albümüne ne derece müdahil olduğu. Ben de birkaç isim önerecek oldum mesela, “Keşke şunlar da olsa,” diyerek. “Hayır!” dedi. “Önce şarkı. Biz şarkıcıyı değil, şarkıyı seçiyoruz. Ondan sonra o şarkıya uygun şarkıcıyı sorguluyoruz.”

Albüm süreci başladığında şarkılarından birini olsun söylemek isteyen bir çok isim ulaşmış Kayahan’a. Kimileri ‘demo’ kayıtlarını hazırlayıp göndermiş. Azerbaycanlı şarkıcı Lale Memmedova bunlardan biriymiş mesela. “Kar Taneleri”ni söylemiş ve bir şekilde Kayahan’a ulaşmış. Albümdeki sürpriz isimlerden biri olmuş böylece.


“Düzenlemelere ne kadar müdahale ettiniz?” diye soruyorum. “Söz, müzik ve düzenleme bir bütündür. Birinden biri sallanırsa, o şarkı da sallanır,” diyor. “Ben yıllarca hep belirli isimlerle çalıştım ve ilk fikri hep ben verdim. Albümlerimin çoğunda düzenlemelerde benim de imzam vardır. Çünkü şarkıların nasıl düzenlenmesi gerektiğini ben şarkıyı yazarken tasarlıyorum.”

İçeri geçiyoruz sonra. Makara bantlı teypten pikaba, kasetçalardan CD çalara, farklı dönemlerde müzik dinlenilen cihazların yan yana durduğu bir çalışma odası burası. Ama biz şarkıları bilgisayardan dinliyoruz.


Söz konusu Kayahan olunca, popun irili ufaklı yıldızlarının bir albümde toplanmış olması şaşırtıcı değil. Hepimizin kişisel tarihinde en az bir Kayahan şarkısının izi yok mu? Mutlaka vardır. Nitekim albüm o şarkıların arasından Kayahan tarafından seçilmiş en iyilerle dolu. Kadro ise öyle böyle değil.


Ajda Pekkan zaman zaman konserlerinde de seslendirdiği “Gönül Sayfam”ı söylemiş. Sezen Aksu “Odalarda Işıksızım”, Tarkan “Yemin Ettim” ve Nilüfer “Bir Garip Serçe”yle albümün ağır topları. Aralarındaki kırgınlık nedeniyle yıllardır Nilüfer’den Kayahan şarkıları dinleyemiyoruz malum. Nilüfer’in bu albümde yer alması o kırgınlığın sonu olur mu, onu zaman gösterecek. Ama ben “Bir Garip Serçe”yi dinlerken Nilüfer’in sesinden bir Kayahan şarkısı dinlemeyi ne kadar özlediğimi fark ettim. Sanırım albümü dinlerken çok kişi de aynı şeyi hissedecek.


Yeni kuşaktan Sıla “Canım Sıkılıyor Canım”, Mustafa Ceceli “Sarı Saçlarından Sen Suçlusun”, Gülşen, “Emrin Olur”, Funda Arar “Ve Melankoli”, Emre Aydın “Her Şeyden Çok”, Mehmet Erdem “İlk Değil”, Yonca Lodi “Gözlerinin Hapsindeyim”le renklendiriyor albümü. Her biri farklı renk ve tınıdaki bu seslerin o hepimizin ezbere bildiği şarkılara getirdiği farklı yorumlar albüm çıktıktan sonra elbette uzun uzun konuşulacak. Kimi birini beğenecek, kimi öbürünü. Kimi birini sevmeyecek, kimi bir diğerini. Ama bir müzik yazarı öngörüsüyle söylemem gerekirse, bu grup içerisinde Sıla ve Emre Aydın yorumları bir parça daha ön plana çıkacak gibi görünüyor.


Benim Kayahan diskografisi içerisinde pek az önemsediğim “Nar Tanem”, yeni düzenlemesi ve Demet Sağıroğlu’nun yorumu ile albümdeki parlak işlerden biri olmuş. Kayahan şarkıları sesine çok yakışan ilk isim Nilüfer’se ikincisi Demet Sağıroğlu kuşkusuz. Kıdem sırasında onlardan sonra gelen İpek Açar ise bu albümde “Mor Menekşe”yi seslendiriyor. İpek Açar, Demet Sağıroğlu’nun solo kariyerine başlamasından sonra Kayahan’ın vokalisti olmuş, sonra bu ortaklık evlilikle taçlanmıştı. İpek Açar 2002 yılında bir de “Kayahan Şarkıları” albümü yaptı. Bu sıralar Kayahan, İpek Açar için yeni şarkılardan oluşan bir albüm de hazırlıyormuş. Hatta bir şarkıyı da dinledim günün “bonus”u kabilinden ama şimdilik gündem saygı albümü elbette.


Candan Erçetin “Büyük Aşkım”, Suat Suna “Yoksun Sen”, Aşkın Nur Yengi “Atın Beni Denizlere”yi söylüyor albümde. Gülben Ergen “Devamı Var”la, Öykü ve Berk kardeşler ise “Beni Anlamadın Ya” ile Kayahan’a saygı selamı gönderen diğer isimler. Bir de Yasmin Levy var… Söylediği her şarkıyı yangın yerine çeviren Levy, en etkileyici Kayahan şarkılarından biri olan “Sabahlar Uzak”ı kalbinize hançer gibi saplayacak, söylemedi demeyin. Daha önce İbrahim Tatlıses’in de söylediği “Allah’ım Neydi Günahım” ise bu albümde Mine Koşan yorumuyla çıkıyor karşımıza.


Albümün büyücek bir sürprizi daha var ama adı üzerinde “sürpriz” ve ben de o sürprizi bozmayacağım. Eğer bir son dakika değişikliği olmazsa, bu yıldız kadrosunun içerisinden yepyeni bir yıldızın doğuşuna birlikte şahit olacağız, o kadar söyleyeyim.



Tıpkı Aysel Gürel albümünde olduğu gibi, bu albümde de işin prodüktörlük kısmını Murat Yıldırım üstlenmiş. Saygı albümleri hep çok tartışıldı bu ülkede, hep çok konuşuldu ve olumsuz eleştirilerden de çokça nasibini aldı. Zira orijinal hallerini çok sevdiğimiz şarkıları farklı versiyonlarla dinlemeye pek gönlümüz elvermiyor. Ama şunu da kabul etmek lazım ki, o farklı isimleri bir albüm çatısı altında toplamak hiç kolay değil. İşin sadece bu kısmı için bile Murat Yıldırım’ı kutlamak gerek. Tabii en çok da sayısını bile bilmediğimiz kadar çok şarkısıyla hayatlarımıza, aşklarımıza, umutlarımıza, anılarımıza izler sürmüş Kayahan’ı ayakta alkışlamak gerekiyor. Eh, bu albüm de en çok bunun için değil mi zaten?      

EYLÜL 2014

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder