İzlediklerim 4

CAN BONOMO – “MECZUP”


Her ne kadar durup durup bir takım kötücül genellemeler yapılıyor, ortalık “Aman da memlekette müzik bitti, ah artık doğru düzgün bir şey üretilmiyor, üretilenlerin hepsi de birbirine benziyor” türevi papağan yakınmalarından geçilmiyorsa da Türkiye’de popüler müzik tarihinin 2011 sayfasına yazılacak çok sayıda parlak iş var.

Evet belki albümler satılmıyor, firmalar ve şarkıcılar dijitalden kuruş kuruş dönen teliflerle, konserlerle ya da olmadı ek işlerle ayakta kalmaya çalışıyor ama üreten üretmeye de devam ediyor. Ve bizim bu kerameti kendinden menkul genellemeler arasında onları da harcamaya, bir kalemde silmeye hiç mi hiç hakkımız yok.


Böylesi toptancı yorumların, o hep alay konusu ettiğimiz “Nerede o eski bayramlar?” yakınmasından pek de bir farkı yok aslında. Elbette her  bayram kendi zamanında güzel ve üretim açısından bakıldığında, bu yıl gayet de bayram seyran bir müzik takviminden geçtik.

İşte Can Bonomo. Bonomo’nun bu yılın Ocak ayında piyasaya çıkan ilk albümü “Meczup” belki çıkar çıkmaz kıyametler koparmadı ama yavaş yavaş kendini hissettirdi ve türün meraklıları tarafından baş tacı edildi.


İzmir kökenli bir müzisyen Can Bonomo. 17 yaşındayken İstanbul’a gelmeye karar vermiş ve üniversitede sinema-televizyon okumuş. Önce radyoculuk yapmış, sonra televizyon sektörüne de bulaşmış. Çok sayıda reklam filminde oynamış. Müzik yapım şirketi We Play’in bünyesinde, yapımcı ve müzisyen Can Saban’la birlikte iki yıllık bir uğraş sonunda ilk albümü “Meczup” ortaya çıkmış. Albümdeki sözlerin tamamı, bestelerinse büyük çoğunluğu Can Bonomo’ya ait. Birer bestede Cem Özel ve Can Saban’ın imzası var. Bir şarkıyı ise Can Bonomo ve Orçun Başaloğlu birlikte bestelemişler. Düzenlemeler ise Can Saban tarafından (iki şarkıda Ali Rıza Şahenk’le birlikte) yapılmış.


Bir kere kuralsız, hesapsız bir müziği var Bonomo’nun. Tanışmadım ama Twitter’dan takip ettiğim kadarıyla alabildiğine zeki ve komik bir genç adam ve bu durum şarkılarına da çok açık bir şekilde yansımış. Çok ciddi şeyler de söylüyor, yeri geliyor aşktan meşkten de dem vuruyor, oradan dünyanın hal ve gidişine de lafını gönderiyor. Ama hepsini aynı neşeli, dalga dubara halin bir parçasıymış gibi sezdirmeden yediriyor şarkılara. Bahsini ettiğim müzikal kuralsızlık da tam da bu noktada şaşırtıcı ve benzersiz kılıyor Bonomo’nun müziğini.

Bununla beraber, “benzersiz” sıfatını vokal tekniği için kullanmak mümkün değil. Çünkü bilerek ya da bilmeyerek, fazlasıyla Kaan Tangöze etkisinde şarkı söylüyor Can Bonomo. Özellikle şarkı sözlerinin büsbütün anlaşılmaz olduğu yerler var ki, bir hayli tadı kaçıyor. Yine de bunu bir ilk albümün yolunu bulamamışlığı, öykünmesi olarak kabul etmek ve bundan sonrasını beklemek lazım. Zira Bonomo bu kadar krediyi hak ediyor.


Albümden ilk klip “Bana Bir Saz Verin”e çekilmiş ve albümün yürümesinde bu klibin epeyce faydası olmuştu. Malum, radyolar (kendilerini televizyon mu sanıyorlar artık nedir bilinmez) klibi olmayan şarkıları pek rotasyona sokmuyorlar. Dinleyici de buna koşullandırıldı adeta. Yazık ki şarkılar ve albümler ancak kliplerle geniş kitlelere ulaşır hale geliyor.

Albüm çıkalı neredeyse bir yıl olacak ama ikinci klip “Meczup” daha geçen hafta servis edildi. Ve görücüye çıktığından bu yana sosyal medyada epeyce övgü dolu cümleye denk geldim. Klipten ziyade, şarkıyaydı övgüler. Belli ki çok kişi ilk kez dinliyor, keşfediyordu şarkıyı ve belki de Bonomo’nun müziğini.


Albümün adının “Meczup” olması boşuna değil. Böyle bir göndermesi var Bonomo’nun şarkılarıyla dünyaya. Doğal hali de öyle. Bir hiperaktivite, bir kabına sığamama, fazla da kasmama, hatta dalgaya vurma havası veriyor sosyal medyaya yazıp çizdikleri. Konserlerde, kliplerde, evinden “online” yayımladığı internet dinletilerinde bize gösterdiği sureti de böyle. Bu kadarı rol olmasa gerek.

Müzik dünyasında 2011 yılının kazançlarından biri Can Bonomo. Huzurlarınızda “Meczup”!



NEYSE – “HOKKABAZ”


Bir süredir internette kulaktan kulağa yayılan, You Tube’da tıklanma sayısı üç haftada 25.000’e yaklaşan bir şarkı var. Şarkının adı “Hokkabaz”. Yetmişleri andıran gitar “riff”iyle akla kolayca yer eden şarkı, “lead vocal”in biraz alaturka, biraz maço, tok sesi, sağlam davul ve bas “sound”uyla dikkat çekiyor.

Neyse, Aykut Akdağ, Selim Kırılmaz ve Deniz Ünlü’den oluşan üç kişilik bir grup. Bu üç eski arkadaş, yaşadıkları semtte, Yeşilköy’de bir garajda başlamışlar birlikte çalmaya. İlk kez 2009 yılında “Yapma Meydan” adlı şarkılarını “video-klip” olarak yayımlamış olmalarına karşın, adlarını duyurmaları Babajim İstanbul Studio & Mastering’in Radyo eksen ortaklığıyla giriştiği “Be The Band” adlı müzik yarışması sayesinde olmuş.


Müzik dünyasına yeni yetenekleri kazandırma maksadı güden yarışmanın 17 Mayıs 2011 tarihinde yapılan finalinde, tüm elemeleri geçip finale kalan üç gruptan biri olan Neyse, geceyi birincilikle kapatmış. Yarışmanın şartnamesi gereği Babajim tarafından yayımlanacak ilk albümleri için o günden bugüne çalışmakta olan grubun albümden servis edilen ilk şarkısı “Hokkabaz” oldu.

Albüm çıktı çıkacak, eli kulağında. Klip şarkısı ise epeyce umut vaat ediyor. Eğer diğer şarkılar da aynı güçteyse, bizi sıkı bir “rock” grubu bekliyor demektir. 2011 bitmeden yeni ve heyecan verici bir grupla daha tanışmak, yılın bu anlamda ne kadar bereketli geçtiğinin bir başka göstergesi olacak.

Bu klibi izledikten sonra You Tube’dan bir de “Be The Band” yarışmasındaki performans videolarını izleyin. Bana hak vereceksiniz.


MODEL – “PEMBE MEZARLIK”


2011’in müzik dünyasına kazandırdıklarından biri de kuşkusuz Model oldu. 

Model aslında altı şarkıdan oluşan ilk albümünü 2009 yılında yayımlamış ve çıkış şarkısı “Olmaz”la dikkatleri üzerine çekmişti ama eğlenceli “ska”lar “Olmaz” ve “Ellerinde Ellerim”, oryantal ritimli “Bu Matem Dolu Cennet”, albümün adı “Perili Sirk”e gönderme yapan atlı karınca müziği “Açılış” ve ilk Türkçe sözlü pop şarkısı “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş”un Levent Yüksel katkılı “cover”ıyla henüz yolunu bulamamış, kendi müziğine varamamış bir grup izlenimi bırakmıştı.


Neyse ki 2011’in Şubat ayında piyasaya sürülen ikinci albüm “Diğer Masallar”, dinleyici nezdinde bütün tereddütleri silip süpürecek denli sağlam bir albüm oldu. Özellikle Can Temiz imzası taşıyan şarkıların oyunlu, şiirli ama samimi ve çok bugüne, bu çağa ait duyarlılıklar taşıyan şarkı sözleri ve kulağa kolay yer eden melodileri, grubun bir anda büyücek bir adım atabilmesini sağladı ve Model yılın en gözde gruplarından biri haline geldi.

Gücünü büyük ölçüde şarkılarından alan grubun, pop dinleyen kesimle de barışık olmalarını şarkılarının melodik ve hikâyeli olmasına bağlamak mümkün. “Rock”ı daha sert, daha dolaysız sevenler için pek de hoşa gitmeyen bu durum, hiç yabancı rock müziği dinlememiş ama Türkçe “rock”ı ezber etmiş kitle için tercih sebebi oluyor.


Bununla birlikte Fatma Turgut’un ses rengi itibarıyla çok daha yırtıcı ve keskin olabilecekken, alabildiğine kırık dökük ve şarkıların üzerine çıkmaktan özellikle kaçınmış duygusu veren ölçülü bir vokal tekniği kullanmasının, tıslayan “s”lerinin ve “s” gibi tınlayan “ç”lerinin (“sürüsün gelinliğim” misal) bir karakteristik mi yoksa bir arayış mı olduğunu zaman içerisinde göreceğiz.

Fatma Turgut, Can Temiz, Okan Işık ve Aşkın Çolak’tan kurulu Model, “Buzdan Şato” ve “Değmesin Ellerimiz”den sonra, albümden üçüncü klipi de yayımladı geçtiğimiz günlerde. “Pembe Mezarlık” gotik ve masal kaçkını öğeleriyle şarkının adının hakkını veren bir klip olmuş. 


Albümde “Çürüsün Gelinliğim” ve “Karadul” gibi mutlaka ön plana çıkarılması, kliple birlikte servis edilmesi gereken en az iki sağlam şarkı daha var. Umarım onlar da zamanla yolunu bulur.

(Albümden bahsetmişken söylemeden geçemeyeceğim; niyeti ve mesajı ne olursa olsun, kanser kelimesini içinde barındıran bir şarkıyı dinlemekte zorlanıyorum.  Belki bu sadece çok yakınlarını ve dahi babasını kanserden kaybetmiş birisinin fazladan hassasiyetidir bilemiyorum ama “Benim Tatlı Kanserim”i ilk duyduğum andan itibaren çok rahatsız edici buldum ve sürekli dinlemeden geçtim.)


Bir sonraki albümle bu çıkışın arkasını getirebilirlerse, Model’in önümüzdeki yılların gündem teşkil eden gruplarından biri olacağı su götürmez.

KASIM 2011

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder