Röportaj bittiğinde saat sabaha karşı 3'ü geçiyordu. Röportaj kariyerimin ilk
'gece yarısından sonra' röportajı olmuştu bu çünkü o tarih aralığında Sibel'in
İstanbul'da bulunacağı tek gündü ve o gün de sahnede olması gerekiyordu.
Haliyle sahnesi bittikten sonra oturup konuşabildik. Ahbaplığımız eskidir; dert
değildi yani. Zaten röportaj gibi değil de kulis sohbeti gibiydi konuşmamız.
En çok kullandığı kelimeler “birazcık” ve “mevzu”. Konuşurken çok heyecanlı, çok içten ve çok gerçekçi. Popüler olmanın getirdiği sözünü sakınma refleksi sıfır ki buna pek ender rastlarım, özellikle de karşımdaki beni bir “röportaja gelmiş gazeteci” yerine koyuyorsa. Kırk yıldır ahbap olduklarımın bile kayıt cihazını açtığımda başkalaştıklarını görmüşlüğüm vardır. Sanırım Gökhan Türkmen sahiden röportaja gelmiş bir gazeteci ile konuşuyor olsa da bundan farklı konuşmazdı. Dedim ya, “çiğ yemedim ki karnım ağrısın” tavrında, içten ve dürüst bir genç adam.
Gökhan Türkmen’le Göksu’daki evinin bahçesinde, yağmurda ıslanmış bir Eylül sonu Cuma öğleden sonrasının serinliğinde, müzikten, onun müzik yolculuğundan, arada müzik sektöründen ve daha fazlasından konuştuk. Sonra ben yine birlikte fotoğraf çektirmeyi unuttum ve aşağıda gördüğünüz fotoğrafı röportajdan dört gün sonra Zorlu PSM Studio’da vereceği konser öncesi kuliste çektirebildik ancak. Neyse, fotoğraf bahane… Siz anlattıklarını okuyun.
"Mesela
televizyon programını izlediğinde aslında ne kadar kaşının gözünün seğirdiğini,
utandığını, o anda özgüvensiz olduğunun çok belli olduğunu fark ediyorsun.
Kendini çirkin buluyorsun filan. Sonra bir de şeyler başlıyor… Mesela klip
çekerken yönetmen “Öyle durma, sola doğru bak,” diyor, sen anlıyorsun ki sağ
tarafında hiç iş yok. Stüdyoda kayıt yapıyorsun, aranjör “Şurada sesini
Melodyne’la düzeltmek gerekebilir,” diyor. Yani her şekilde egon törpülenmeye başlıyor. "
Geçtiğimiz aylarda Pasaj Müzik işbirliğiyle hayata geçirdiği "Saz Söz Mavi" projesi kapsamında her ay yeni bir şarkıyla dinleyici karşısına çıkıyor Mavi. Mavi'yle müzik yolculuğunu, müzik sektörünü ve daha fazlasını konuştuk.
(10 Mart 2017 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Yakın dönemde yetişmiş TRT kökenli genç sesleri tenzih ederek söylüyorum ki uzun zamandır alaturka söyleyen şöyle billur gibi genç bir ses düşmemiş dijital âlemlerden önüme. En azından albüm ya da şarkı bazında. Nihan Akın’ın “Kimseye Etmem Şikâyet”ini duyar duymaz mıhlanıp kalmam bundan olsa gerek. Oysa Nihan yıllardır müzik piyasasının içinde, iki albüm yapmış, birçok “dj” projesinde yer almış hatta son olarak 2016 yazında DJ Onur Adıgüzel ve DJ Kanun Yıldırım’la birlikte Sezen Aksu’nun “Olmaz Olsun”unu seslendirmiş bir şarkıcı. Gelin görün ki bu müzikal karmaşanın içerisinde fark edilmek için bazen böyle ters köşelere ihtiyaç oluyor.
Aslına bakarsanız, geçtiğimiz günlerde İrem Emre Müzik etiketiyle yayımlanan “Kimseye Etmem Şikayet” teklisinde Nihan Akın yine konuk şarkıcı. Zira proje aslında Müdür’e ait.
Müdür kimdir, nedir derseniz, Can Alper, Arıkan Sırakaya ve Tunç Volkan Konya’dan kurulu bir gruptur derim. Hatta 2015 yılında piyasaya çıkmış ilk ve tek mini albümleri “Ben Uyurken Git”i de referans gösterebilirim. Grubun mottosu “rakı masasında rock müzük” imiş. Hakikaten ilk mini albümlerindeki üç şarkı da bu konsepte yakın sularda dolaşıyor. Ancak son teklileri konuya direkt kafadan giriyor. Rakı masasında “rock müzüğü”nü bilmem ama alaturka her daim mezelerin en şahanesidir ya (hatta bazen rakının ta kendisidir.) İşte tam da bu sebeple Nihan Akın’ın tertemiz yorumu ve Müdür’ün cayır cayır gitarları, sert davuluyla “Kimseye Etmem Şikâyet”i dinlemek bir başka şahane kafa yaratıyor.
Belki hiç denenmemiş bir şey değil, belki Amerika’yı yeniden keşfetmiyor Müdür ama dozu doğru tutturarak bu iki ayrı müzik türünün aynı yoldan geçebileceğine, geçerken her iki müzik türünü ayrı ayrı sevenleri de beraberinde götürebileceğine bizi inandırıyor. Mesela bu bileşimi yayvan (gitar ağzı tabir edilen) bir “rock” vokali ile berbat etmek de mümkündü ki daha önce yapanlar oldu.
Ben şahsen böyle bir albüm dolusu şarkıyı seve seve dinlerim. Haydi Müdür, sıva kolları!
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.