Yorulmak, pes etmek nedir bilmez azmini, çalışkanlığını ve işine
titizliğini onu tanıyanlar iyi bilir. Artık albüm / şarkı kaydetmenin bir hayli
zor olduğu bu dönemde “Ben de bir şey yapayım da ne olursa olsun,” diye değil, “Bana
ne yakışır?” diye uğraşan, soran, araştıran, içine sineni bulana kadar aramaya
devam eden kaç kişi kaldı ki? Kendi şarkılarını yazmayanların işi daha zor ama
Nazan Şoray zorun üstesinden gelmeyi biliyor. Kendine ait bir kulvarı var o
kulvarda her defasında eli yüzü düzgün işlerle çıkıyor karşımıza.
Nazan Şoray’ın yeni teklisi “İçimde Fırtınalar” geçtiğimiz
günlerde piyasaya çıktı. Sözleri Burçin Birben tarafından yazılmış şarkının
bestesi Aytaç Veliyeva’ya ait. Düzenleme ise Emirhan Cengiz tarafından
yapılmış.
Şarkıyı eski stil bir düzenlemeyle hayal ettiğinizde
herhangi bir Yeşilçam filminde duyabilirmişsiniz gibi geliyor. Öylesine sıcak
bir melodisi ve sözleri var. Ancak düzenleme tamamen 2000’lerin ritim
anlayışını esas almış. Yani Yeşilçam tadında bir dans şarkısı çıkmış ortaya.
Bu
şarkıyı duyunca kendisi söylemediği için kıskanacak birden fazla şarkıcıyı
tahmin edebiliyorum. Çünkü bu türün içinden böylesi iyi şarkı kolay çıkmıyor
artık.
(Milliyet Sanat dergisi Ocak 2018 sayısında yayımlanmıştır.) “Adım Muazzez Abacı. En büyük idealim babam Oktay Altınok
adına düzenlenen Altıok Kupası boks maçlarında büyük bir konser verebilmektir.”
Dönemin en önemli müzik dergisi Hey, 12 Temmuz 1972 tarihli
sayısında “Boksör Babanın Şarkıcı Kızı” başlığıyla yaptığı haberin ilk
satırlarında o günlerde radyo ve televizyon programları sayesinde dikkatleri
üzerine çekmiş Muazzez Abacı’yı kendi ağzından bu cümlelerle tanıtmaktadır
okuyucularına.
(16 Mart 2016 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Bundan iki sene öncesine kadar İlyas Yalçıntaş, barlarda, kafelerde gitar çalıp şarkı söyleyen yüzlerce genç müzisyenden biriydi. Dünyaca ünlü X Factor yarışmasının Türkiye versiyonunda boy gösterdiği gece söylediği şarkı ona bir anda şöhretin kapılarını açtı. Yarışma, Türk televizyon tarihinin en büyük fiyaskolarından biri olarak sonuçlanmadan bitti ve o yarışmadan geriye hatırlanan bir tek İlyas Yalçıntaş oldu. Bu çok ender görülen bir şeydi zira benzeri yarışmaların birincileri bile bir süre sonra unutulup gidiyordu. Ancak İlyas’ın zekice bir düşünceyle, barlarda söylerken çok alkış aldığı “İncir” şarkısını yarışmaya taşıması kaderini değiştirmişti. Doğru şarkıcı doğru şarkıyla buluşmuş ve doğru bir yerde dinleyiciyi yakalamıştı.
İlyas Yalçıntaş’ın “İncir”le başlayan şöhret macerası, şarkının ENBE 2015 albümünde yer alması, yine aynı albümde Büşra Periz’le “Olmazsa Olmazımsın” adlı şarkıyı düet yapması ve de her iki şarkıya da klip çekilmesi ile ivme kazanarak devam etti. Ve ilk albümü “İçimdeki Duman”, geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle piyasaya sürüldü.
Bahis konusu iki şarkının da dâhil edildiği albümde toplam on beş şarkı var. Bu şarkıların büyük kısmı ise daha önce başka şarkıcılar tarafından seslendirilmiş şarkılar. İçlerinde nispeten bildik olanları var: Çelik’in “Dilberim”i, Redd’in daha önce Gülay tarafından da seslendirilen “Nefes”i, Feridun Düzağaç’ın Grup Tını zamanından kalma, sonrasında ilk solo albümünde de kullandığı “Lavinya”sı ve Soner Sarıkabadayı’nın “Sadem”i.
Buna karşılık İlyas, popun yakın geçmişinden nispeten daha az bilinen, kıyıda köşede kalmış, hani duyunca “Bu şarkıyı bir yerden biliyorum ama nereden?” diye soracağımız şarkıları da bulup çıkarmış ve tıpkı “İncir” gibi bu şarkılara da ikinci bir şans yaratmış. Asuman Krause’nin ilk albümüne adını veren “Çok Yalnızım” bunlardan biri. O günlerde fazla dikkat çekmemiş bu şarkı, bu albümün lokomotiflerinden biri olmuş mesela.
Hakan Tunçbilek’in 2007 yılında önce tekli olarak yayımlanan, daha sonra ilk albümünde de yer alan “Bu Nasıl Veda?”, Gökhan Tepe’nin 1996 çıkışlı ilk albümündeki şarkılardan biri olan ve söz ve müziği Doğuş’a ait olan “Zor Gelir”, Yavuz Çetin’in “Satılık” albümünden “Sadece Senin Olmak”, Göksel Aktaş’ın internet üzerinden popüler olmuş “Dönebilsen” adlı şarkısı ve bir başka yetenek yarışmasını, Rising Star’ı birincilikle bitirmiş Ferit Özkan Başeğmez’in 2012’de piyasaya çıkan aynı adlı albümünün çıkış şarkısı “Gül Bence” albümdeki diğer “cover” şarkılar.
Yanı sıra yine Ferit Özkan Başeğmez’e ait “Kalbindeyim” albümün açılış şarkısı, albümde söz ve müziği İlyas Yalçıntaş’a ait iki şarkıdan biri olan “İçimdeki Duman” ise isim şarkısı olmuş. Diğer İlyas Yalçıntaş şarkısı ise albümden çok önce İlyas’ın internette paylaştığı şarkılardan biri olan “Aşk Adam Seçiyor”.
Bu arada albüme adını veren ve CD baskısında üçüncü sırada yer alan “İçimdeki Duman”ın, dijital platformlarda neden albümün son sırasında “bonus track” olarak yer aldığını ben anlamadım. Anlayan varsa bana da anlatsın.
Toplamda itinayla derlenip toparlanmış, bir bütünlüğü, bir devamlılığı olan bir repertuvar bu. “Cover” konusunda hep çok bildik, çok “hit” şarkılar seçmenin kolaycılığına kaçılmamış olması da az bulunur bir çaba. Ne var ki albümle ilgili tek sorun da burada başlıyor. Şarkıların hemen hepsi çok başka isimlerin imzasını taşısa da aynı stil, aynı tavır içerisinde dolanan şarkılar. Haliyle de başından sonuna dek aynı biçimde şarkı söyleyen bir İlyas var. Albümün süresi de biraz uzunca olunca, başından sonuna dek dinlemek, eğer bu tarz şarkılara çok da düşkün değilseniz, bir yerden sonra yorucu bir hal alabiliyor. Bu monotonluğun kırıldığı anlar yok değil. “Sadem”, Soner Sarıkabadayı versiyonundan çok daha etkili bir hal almış ve İlyas’ın şarkıcı olarak parladığı şarkılardan biri olmuş albümde. “Nefes” de bu anlamda daha farklı tınlıyor.
Bu bir kenara, albümde aranjör olarak ismini gördüğümüz her bir müzisyen, Febyo Taşel, Olcay Anar, Ayhan Günyıl, Çağatay Şen ve (“Olmazsa Olmazımsın”ın aranjörü olarak) Emirhan Cengiz, üzerlerine düşeni titizlikle yapmışlar. Pırıl pırıl bir “sound” ile ve türün gerekliliklerini yerine getiren, hem şarkıların hem de şarkıcı olarak Yalçıntaş’ın hakkını veren düzenlemelerle albüm temiz bir işçilik taşıyor. Evren Arasıl’ın fotoğrafları ve Fatih Kocatürk’ün sade kartonet tasarımı da albümün ağırbaşlılığını doğru resmediyor.
Bu albümün İlyas Yalçıntaş için, “İncir”le kazandığı popülerliği devam ettirmek adına doğru bir iş olduğu söylenebilir ama peşi sıra gelecek bir işin aynı çizgide olması durumunda, bir kez daha aynı etki oluşmayabilir. Bu nedenle Yalçıntaş’ın hiç eğitim almadan kendi kendine geliştirdiği şarkıcılık tekniğini daha fazla ileri götürmesi, bu kalıbın dışından da ses verebilmesi ve başka formlarda şarkılar da denemesi lazım.
(6 Ekim 2015 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Daha yakınlarda yazmıştım, Cem Belevi’nin “Sevemez Kimse Seni” teklisi ve ardından gelen dizi oyunculuğu ile yükselen popülerliğini nasıl devam ettireceğini merakla bekliyordum. Nitekim geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlanan “Sor” adlı yeni tekli, beklentimi boşa çıkarmadı.
Sözleri Sude Bilge Demir ve Cem Belevi tarafından yazılan, bestesi Cem Belevi’ye, düzenlemesi ise Emirhan Cengiz’e ait “Sor”, sözünden müziğine, düzenlemesinden yorumuna dek her şeyiyle iyi bir pop şarkısı.
Şarkı çok akılda kalıcı, eğlenceli ve klipteki “star” vurgusu da Cem Belevi’nin pop arenasındaki yerini konumlandırma açısından akıllıca. Bir değil, birkaç basamak birden yukarı tırmanıyor bu şarkıyla Belevi.
(28 Eylül 2015 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Bazen büyük umutlarla atılan ilk adımlar hayâl kırıklığıyla sonuçlanabiliyor. Popüler müzik tarihi bunun örnekleriyle dolu. Kimisi o hayâl kırıklığıyla yetinip elini eteğini çekiyor, kimisi ise nerede hata yaptığını sorgulayıp yeniden deniyor. Emre Özdemir yeniden deneyenlerden… Kendi bestelerinden oluşan ve 2011 yılında yayımlanan ilk albümü “Yum”, o günün şartlarında dikkat çekmemişti. Aradan geçen 4 yıl sonunda ise Emre Özdemir, bu defa bir mini albümle tekrar karşımızda.
Aslına bakılırsa “Yum”, hiç de fena bir albüm değildi. Ozan Çolakoğlu, Ümit Sayın, Ercüment Vural, Erdem Sökmen gibi usta isimlerin elinin değdiği bir pop albümüydü her şeyden önce. Emre Özdemir, küçük yaşlarda başlayan müzik yapma hayalini, bir ilk albüm için olabilecek en iyi şartlarda gerçeğe dönüştürmüştü. Ne var ki albümün piyasaya çıktığı dönem, müzik piyasasında yeni isimlerin bugünkü kadar dikkate alınmadığı bir dönemdi. Bir de bilirsiniz ki popüler müzikte şarkı her şeydir. Yeterince güçlü bir şarkınız yoksa, ne yapsanız olmaz.
İşte bu yeni albüm, Emre Özdemir’in daha önce kaçırdığı fırsatı bu kez yakalamasını sağlayacak gibi gözüküyor. Çünkü bu defa birden fazla “şarkı” ile dikkat çekme şansı var.
Özdemir’in DMC etiketiyle geçtiğimiz günlerde yayımlanan mini albümü, “Beni Bırakın” adını taşıyor. Gayet tanıdık bir şarkı “Beni Bırakın”. Levent Yüksel’in efsanevi ilk albümünün klasiklerinden biri. Sözleri Sezen Aksu’ya, bestesi Onno Tunç’a ait bu şarkı, iki ismin birlikte harikalar yarattığı bir dönemin, bugüne dek el değmeden kalmış az sayıda şarkısından biriydi aynı zamanda. Bu şarkıyı “cover” yapmak, neresinden baksanız iyi fikir. Ancak klasikleşmiş bir albümün ve çok nevi şahsına münhasır bir şarkıcının şarkısını “cover” yapmanın risk payını da göz ardı etmeden tabii.
Neyse ki bu risk bir şekilde aşılmış. Mini albümde “Beni Bırakın”, Emirhan Cengiz tarafından yapılmış iki farklı düzenleme ve Suat Ateşdağlı tarafından yapılmış bir “remix” versiyonuyla, yani üç farklı biçimde yer alıyor. Birini sevmeseniz, diğerini sevebilirsiniz. Mesela “reggae” versiyonu hiç de fena olmamış; şarkıya başka bir soluk getirmiş. Ancak klip için de seçilen orijinal versiyon için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Günümüz popunun ortalamasından ilham almış bu düzenleme, şarkıyı yeni keşfedenlerin kulağını çabuk yakalayacaktır belki ama bana kalsa biraz daha cesur bir düzenlemeyi yakıştırırdım bu şarkıya. Emirhan Cengiz bunun üstesinden gelemeyecek bir aranjör değil ama sanırım piyasa muadili bir iş çıkarılmak istenmiş.
Albümde iki de yeni şarkı var. Biri, sözleri Emre Özdemir ve Sude Bilge Demir’e, bestesi Emre Özdemir’e ait “Böyle Gitmez”, bir diğeri ise söz ve müziği Sude Bilge Demir tarafından yazılan “Dünya Malı”. Her iki şarkının düzenlemesi de yine Emirhan Cengiz’e ait.
Biri yavaş, diğeri hareketli kategorisinde olmak üzere, her iki şarkı da tek başına dikkat çekebilecek türden. Ancak “Dünya Malı”, biraz daha ön plana çıkabilir gibi gözüküyor.
Temiz, nüansları yerinde, yetkin bir şarkıcılık tekniği var Emre Özdemir’in. Ayırt edilebilir bir ses rengi de var üstelik. Yer yer (özellikle “Böyle Gitmez”de) hissedilen Tarkan vurgularından da kurtulduğunda pekala kendi kimliğini kabul ettirebilir. Yeni isimlere çok daha fazla şans verilen bu dönemde, Emre Özdemir’e de bir şans vermememiz için hiçbir sebep yok.
Albümün kartonet fotoğrafları Emre Yunusoğlu tarafından çekilmiş, grafik tasarım ise albüm grafik tasarımları konusunda duayen isimlerden biri olan Özgür Arcan tarafından yapılmış. Hepsi iyi hoş ama ben olsam kapakta kullanmak üzere bu fotoğrafı tercih etmezdim, onu da söylemeden geçmeyeyim.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.