2013'e Son Bakış

ACISI TATLISI, İYİSİ FENASI… 


(Sound dergisi Ocak 2014 sayısında yayımlanmıştır.)

“Acısıyla tatlısıyla bir yıl daha geride kaldı sevgili okuyucular. 2013’e veda edip 2014’ü karşıladığımız şu dakikalarda sizlere yeni yılda huzur, sıhhat, afiyet ve mutluluk diliyoruz.”



Yılbaşı geceleri TRT izleyerek büyümüş bir kuşağın çocuğuyum. Bu yeni yıl dilekleri formatı da bizim kuşaktan olan herkes gibi benim de beynime kazınmış, ne yapsam silmem mümkün değil. O sırada ekranda beliren yaşlı 2013 amcanın kapıdan çıkışı ve çocuk 2014’ün girişini de varın siz hayal edin.

Şaka bir yana, yaşlı amca 2013 kapıdan çıkıp gitti ama geride bıraktıklarını biz 2014’de de konuşmaya devam edeceğiz gibi görünüyor. Özellikle de siyasette. Ama konumuz müzik olduğuna göre, gelin biz 2013’de müzik dünyasında neler olup bittiğinin üstünden şöyle bir geçelim.


Kim ne derse desin 2013’de müzik dünyasının en yaratıcı, en zeki şarkıları Gezi direnişi sürecinde yazıldı. Özellikle de Pınar Altınok’un önceden çok az bilinen, ‘90’lardan kalma olağanüstü sıradan alaturka/arabesk şarkısı “Dur Bakalım”ın “Sık Bakalım”a evrilmiş hali bu yaratıcı zekânın doruk noktalarından biriydi ki direniş boyunca da dillerden düşmedi. Boğaziçi Caz Korosu’nun “Çapulcu musun Vay Vay”ı, Marsis’in “Oy Oy Recebum”u ve en çok da ‘anonim bir eser’ olan “Everyday I’m Capuling” çok konuşuldu, çok dinlendi, çok söylendi. Hem direndik, hem eğlendik bu şarkılarla. Bir yandan da memlekette ‘70’lerden beri her nedense yenilenememiş bir terminolojiyle yazılıp çizilen protest şarkılar literatürünün de nasıl hızla güncellendiğine şahit olduk birlikte. Siyasi mizahın da öyle…

Türkçe “rock” müziğin 2000’lerde tırmanan yükselişi 2013’de hızını kesmeye başladı. Çok sayıda yeni grup, çok sayıda albüm ve şarkı çıktı piyasaya ama çok azı umut vaat ediyordu. Bunların arasında Can Gox, Erdem Tekeli, Yüzyüzeyken Konuşuruz ve Levent Özer ilk ağızda sayılabilecekler. “Rock” kategorisinde daha ziyade arabesk ve alaturka öğeli işler ilgi gördü, iş yaptı. Tabii Duman, Mor ve Ötesi, Cenk Taner, Rashit ve Feridun Düzağaç gibi eski tüfekler yine bildikleri yoldan yürüyerek kendi dinleyici kitlelerini memnun ettiler, o ayrı. 
Her ikisi de merakla beklenen Şebnem Ferah ve Özlem Tekin albümleri ise beklendiği kadar ses getirmediler. Nilüfer’in devam albümü “13 Düet” de öyle. 2012’nin en çok iş yapan grubu Model ve şu ana dek ama iyi ama kötü her yaptığıyla gürültü koparmış Emre Aydın ise yeni albümlerini Aralık ayında sürdüler piyasaya. Onların etkilerini ancak 2014’de görebileceğiz bu nedenle.
2013’de yeni albümlerini yayımlayan ve kendi müzikal çizgilerinde doğru yollarda ilerlemeye devam eden Ayyuka, Post, Hariçten Gazelciler gibi grupları da es geçmemek lazım.
Alternatif diye tabir ettiğimiz kulvarda ise ciddi bir yükseliş vardı bu yıl. Hatta Mabel Matiz ve Aydilge gibi ana akımı yakalayanlar bile oldu bu. Çiğdem Erken, Birsen Tezer, Hüsnü Arkan, Vedat Sakman, İrem Candar, Kerem Turhan ve Tozan Alkan gibi isimlerin müzikalitesi yüksek işleri alternatif sularında çok parlak, kalıcı çalışmalardı. Ama bence bu türün en dikkat çekici yeni albümü Miya’dan geldi. Jehan Barbur – Yasemin Mori ve Ceyl’an Ertem hattında ise diğerleri kendini tekrar ederken, Ertem yeni albümüyle birkaç adım öne çıktı.
2013’te de her yıl olduğu gibi yine türküler çok revaçtaydı. Cazcısından “rock”çısına, popçusundan, alternatifçisine herkes tepe tepe kullandı türküleri. Ama modernize edilmekten, sentezlenmekten bir hâl olmuş türküler yine en çok otantik haliyle türkü söyleyenlerin ağzına yakıştı. Bu kategoride Ender Balkır’ın “Ahir” adlı albümü en iyilerden biriydi. Karadeniz müziğini sevenler ise Selçuk Balcı, Resul Dindar, Karmate, Volkan Arslan gibi isimlerle ve de özellikle Kalan Müzik’in yayımladığı iki disklik “Karadeniz’e Kalan” albümüyle ihya oldular 2013’de.
Türkü ve arabeskin harmanlandığı albümler içerisinde ise en çok ses getiren Ferman Toprak’ın “Hayatı Tespih Yapmışım” adlı albümü oldu. Tabii her dönemin değişmez modası deforme edilmiş Ankara havalarını ve özellikle de daha önce yayımlanmış olmasına karşın 2013’e istisnasız her yerde çalınarak damgasını vuran “Ankara’nın Bağları”nı da unutmamak lazım.
Alaturka müzikte zaten tek tük yayımlanan albümler içerisinde yine en iyi albümler TRT etiketiyle arşiv kayıtlarından derlenmiş albümlerdi. Ancak Mine Geçili ve Aylin Şengün Taşçı’nın albümleri de dikkate değerdi.
Gelelim pop müziğe…
Bence 2013’ün en iyi pop albümü Toygar Işıklı’nın “Hayat Gibi”siydi. Sibel Gürsoy ve Kutlu Özmakinacı’dan müteşekkil Skeç’in ve Sezen Aksu’nun solo albüm yapan son vokalisti Evrim Özkaynak’ın ilk albümleri de şahaneydi. 
Ama daha ziyade ortalara çabuk saçılan yapışkan pop sevenlerdenseniz Gülşen’in “Beni Durdursan mı?” albümünü de amacına uygun, iyi bir pop albümü olarak sayabilirsiniz. 2012’nin Kasım ayında piyasaya çıkan Demet Akalın’ın “Giderli 16” albümünün şarkılarını da 2013 boyunca her yerde duyduk ister istemez. Ama onunla aynı dönemde yayımlanan Hande Yener’in “Kraliçe”si için durum pek de öyle olmadı. Yeri gelmişken söyleyeyim; 2013’ün en kötü albümleri diye bir sıralama yapsaydım (ki bu “kötü” kelimesini üretilmiş hiçbir şey için kullanmayı sevmiyorum) “Kraliçe”yi ilk sıraya koymakta tereddüt ederim. Çünkü Sinan Akçıl’ın “Kapı” albümü de çok rahat birinci sıraya yerleşebilirdi. Hande Yener neyse ki pek de matah bir şarkı olmamasına karşın “Ya Ya Ya Ya” ile zevahiri kurtardı. Akçıl da Funda Arar’a verdiği “Hafıza”yla nihayet doğru düzgün bir şarkı sundu bize de hep beraber rahatladık.
Popta en “fena” şarkılar ise “burada sana batan bir şey var” cümlesiyle pop tarihinin yüz karası olarak anılmaya hak kazanan “Bir Şey var” (Hande Yener’in seslendirdiği bir Sinan Akçıl şarkısı) bence başı çekerdi. Yine eğer Akçıl’ın bizzat kendisinin seslendirdiği “Yatma” adlı şarkı olmasaydı. Ama tabii Gökhan Özen’in “Budala”sının da hakkını yemeyelim. Gerçekten pek fenaydı o da.
Popun birinci liginde kadın egemenliği 2013’te de devam etti; zira Tarkan yeni bir albüm yapmadı. Gülşen, Demet Akalın, Hande Yener üçlüsünün peşi sıra Bengü, Ziynet Sali ve Burcu Güneş geldi. Atiye yeni albümüyle hızlı girdi ama gerisini getiremedi. Hadise de jüri üyeliğinden başını kaldırıp “Visal”dan başka şarkı yapamadı 2013’de ki o da yerini bulmadı. Ajda Pekkan hepsinden birkaç kuşak önceden gelmesine rağmen liste yarışında da popülerlikte de hiçbirinden geri kalmadı. Murat Boz yılı tek bir şarkı ile geçiştirdi, kendini jüri üyeliğine verdi. Kenan Doğulu da pek üretken değildi geride bıraktığımız yıl boyunca. Emre Altuğ, Soner Sarıkabadayı ve Mustafa Sandal da yılı tek şarkıyla geçiren isimler oldular. Bunların arasında Sarıkabadayı’nın “Kutsal Toprak”la diğerlerinden bir nebze daha fazla dolaşımda kaldığı söylenebilir.
2012’nin en parlak çıkışlarından birini yapan Halil Sezai’nin yeni albümü bir öncekinin başarısını yakalayamadı. Onunla aynı dönemde tanıdığımız Mehmet Erdem’se yeni albümünden şimdilik sadece tek şarkıyla gündem teşkil etti. Ferhat Göçer 2013’ün kârlı çıkan isimlerinden oldu ve yeni albümünün “hit” şarkısı “Git” bir hayli ses getirdi. Onunla aynı çizgiden ilerleyen Mustafa Ceceli ise yine habire yeni kliplerle karşımıza çıkıp, yeni bir albüm yapmamasına karşın gündem teşkil edenlerden oldu. Rafet El Roman da popun piyasa kanadında iş yapan isimlerden biriydi. Sertab Erener’in yeni albümü, bir önceki albümü kadar konuşulmadı. 
Işın Karaca hiç de fena olmayan bir pop albümü yaptı ama pek ses getirmedi. Candan Erçetin’in yeni albümü ise tam bir hayal kırıklığıydı. Pop kategorisinde en parlak çıkışlardan birini İrem Derici yaptı. İrfan Özata da yılın kayda değer yeni isimlerinden biri oldu. Doğa, Mirkelam yeni albümleri, Murat Yeter ve Rubato’nun ilk albümleri benim sevdiklerim arasındaydı. Soner Arıca ve Yaşar’ın yeni albümleri de dikkate değer albümlerdi. Burak Kut’un dört şarkılık mini-albümü ve Yıldız Tilbe’nin iki disklik arabesk albümü ise yılın olmasa da olurlarındandı.
Yılın en iyi “cover”ı bence tartışmasız Mabel Matiz’in “Sultan Süleyman”ı idi. Fakat aynı şarkının aynı dönemde piyasaya çıkan Hüseyin Karadayı Feat.Ferhat Göçer versiyonu da bir o kadar fenaydı. Neyse ki en fena “cover” kategorisinde Müslüm Gürses’e saygı albümü “Baba Şarkılar” epeyce malzeme çıkardı da, elimiz boş kalmadı. Özellikle de Okan Bayülgen Feat.Kühn’ün “Dertler İnsanı” versiyonu fenaların fevkindeydi. Tabii bir de Ömür Gedik’in seslendirdiği (bu kelimenin bazen içi nasıl da boş kalıyor) “Sana Neler Edeceğim” var ki, onu anmamak olmaz. Arzuya göre onun yanına Aysu Baceoğlu’nun “Kaçın Kurası” ve Ebru Polat’ın “Günaha Davet” yorumlarını (bu kelimenin içi ise tamamen boşaldı bakın şimdi) da koyabilirsiniz.
Elbette 2013’de, bizim ellerin müzik dünyasında olan bitenler bu yazdıklarımdan ibaret değil. Öznel bir seçim diyelim buna, bazı şeylerin özellikle altını çizme kaygısı ya da ilk aklına geleni yazma spontaneliği… Daha bahis konusu edilecek nice albüm, nice müzik meselesi, memlekete Deezerların Spotifyların gelmesi, sahte tıklanmalar, sigara ve içki yasaklarının konser mekânlarına etkileri ve daha bir dolu şey var oysa ama gelin görün ki…
“Bu sayıda da bize ayrılan sürenin sonuna geldik sevgili okuyucular. Tekrar görüşünceye dek, esen kalın.” 
OCAK 2014

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder